Dolomit Dağları, başlı başına düşlerinizi süslemeye yeter. Kalsiyum ve magnezyum minerallerinin kristalleşmesi ile oluşan bu kaya yapısı ile taçlanan dorukların önünüze serdiği göz ziyafeti kolay kolay hafızanızdan silinemez.
Hele ki temmuz ve ağustos aylarında giderseniz, Dolomitler’in çevresindeki sayısız vadide yapacağınız uzun yürüyüşlerde, rengarenk onlarca çeşit dağ çiçeğinin süslediği peyzaj başınızı döndürecektir.
Vadilerden liftlerle yüksek irtifalara çıkabilirsiniz. Alplerin parçası olan Dolomitler’in ağaç çizgisinden yukarıları yaz aylarında bile karla kaplıdır. Kışın Avrupa’nın en popüler kayak merkezlerinden bazıları bunlardır. Buradan karlarda kaymamaya çalışarak aşağıya yürürsünüz ve dağ patikalarında kıvrıla kıvrıla çiçekli vadilere doğru süzülürsünüz.
Dağ köylerinde durur taze süt içersiniz. Kırlara salınmış ineklerin yankılanan çan seslerinin harmonisi kulaklarınızı şenlendirir.
Ansızın karşınıza çıkan ıssız şapellerin kapılarından kutsal loş ve serin mekana sızar, apsisteki Pieta (İsa’nın çarmıhtan indirildikten sonra Meryem’in kollarında ölü bedeninin şefkatle kucaklanması) heykeli önünde mum yakarsınız.
Yeniden aydınlık vadiye çıkar ve yürüyüşe devam edersiniz. Birden arkanızdan hızla yaklaşan bir kıyamet kopar. Başınızı çevirir, yanınızdan dört nala coşan yılkı atlarını selamlarsınız.
Sonunda zirveye ulaşmanın keyfini yaşarsınız.
Kendi başınıza yapabileceğiniz bir rota: Dolomit Dağları
Kimi destinasyonlar vardır, her şey öyle güzel organize edilmiştir ki, tek başınıza ya da ailecek gözünüz kapalı gidebilirsiniz. İşte Süd-Tirol Dolomit dağları böyle bir bölge. Kışın kayak, yazın hiking turizmi çok gelişmiş. Her şey önünüze hazır sunuluyor. Güney Tirol’e bugün gitmek çok kolay. Verona ya da Venedik’e uçup, havaalanından trenle Brixen’a ulaşabilirsiniz. Oradan da düzenli kalkan belediye otobüsleriyle Wolkenstein’a 20 dakikada gelirsiniz.
Biz bölgeye arabayla geldik ancak bir hafta boyunca araba otelin önündeki parkta kaldı. Belediye otobüs sistemi o kadar gelişmiş ki, özel araca hiç ihtiyaç duymuyorsunuz. Zaten otelinize vardığınızda, resepsiyon size haftalık otobüs bileti, otobüs tarifesi ve gezi rotaları haritası temin ediyor (ödediğiniz fiyat bunları da kapsıyor). Otobüs saatleri çok düzenli ve çözmek çok basit. Ayrıca çoğu yürüyüş rotası başladığı noktada bitmiyor. O nedenle herkes belediye otobüslerini tercih ediyor.
Brenner Geçidi
Romalılar döneminden beri Germen ülkesi ile Roma toprakları arasındaki başlıca yolu oluşturan Brenner Geçidi 1370 metre rakımda. Alpler’deki bu geçit bugün Avusturya ile İtalya’yı birbirine bağlar. Goethe’nin meşhur İtalya Seyahatine başlarken 1787 yılında uzun bir yolculukla geçtiği yold 80 yıl sonrasında ancak İnnsbruck”u Süd-Tirol’e bağlayan demiryolu hattı döşenmiştir.
İnsbruck’tan arabayla geçtik Brenner Geçidi’nden. İtalya’ya girdiğimizde eski başkent Brixen yönünde devam ediyoruz. Amacımız, dağların en güzel bölgesi olan Dolomitler’e ulaşmak. Brixen’e varmadan Wolkenstein yönünde ana yoldan ayrılıyoruz. Wolkenstein’daki büyük otellerde kalmak istemedik. Birkaç km ötede Santa Christina köyünde bir butik otelde kaldık ve çok keyifli oldu. Belediye otobüsü, Wolkenstein öncesi Santa Christina’dan geçiyor.
Eğer doğaya, hele ki çiçeklere düşkünseniz, temmuz ağustos aylarında gezinizi planlayın. Ancak önceden yer ayırtmak gerekiyor çünkü bu bölge turizm açısından çok yoğun. Butik oteller haftalık müşteri alıyorlar. Cumartesi giriş yapıp, ertesi cumartesi ayrılıyorsunuz. Oteller Yarım pansiyon hizmet veriyor, yani akşam yemeklerini otelde alıyorsunuz. Zaten bütün gün yürüyüşten sonra yorgun düştüğünüz için bu keyifli oluyor. Ve de sundukları lokal lezzetlere doyum olmuyor.
Çok çeşitli yürüyüş rotaları var ama ilk gün mutlaka Selva Val de Gardena ile başlayın derim. Hem kolay bir yürüyüş hem de yaz ortasındaki çiçek cümbüşünün içine düşmek olağanüstü keyifli bir deneyim. Çiçekler öyle renkli ki, başınız dönüyor. Ancak yürüyüş rotalarında sessizlik beklemeyin. Önünüzde arkanızda kafileler oluyor. Özellikle İtalyanlar ve Avusturyalılar yazları ailecek bu bölgeye hiking’e gelmeyi çok seviyor. Her rota çok iyi işaretlenmiş. Kaybolmak mümkün değil.
En güzeli de, elinizdeki haritalarda işaretlenmiş dağ lokantaları. En yorulduğunuz anda, bunlardan birine ulaşmak ve soluklanmak çok keyifli. Üstelik bu lokanlatalar en güzel panorama noktalarında yer alıyorlar. Yer içerken bir yandan da güzel manzaranın tadını çıkarıyorsunuz.
Bazı rotalar için lift kullanmak gerekiyor, bunun için ayrıca bilet alıyorsunuz. Tepelere ulaştığınızda sizi kar karşılıyor. Yaz da olsa yüksek irtifalar soğuk. Ayağınızda karda buzda kaymayan yürüyüş botları olması gerekiyor.
Biz temmuz sonunda gittik ve tesadüfen Azize Christina Günü’ne denk geldik. Santa Christina Köyü’nde 24 temmuzdaki festivalde yerel halkın geleneksel giysiler içinde, çiçekler ve müzik eşliğinde kutlamalarına katılmak çok keyifliydi.